Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.


Hoşgeldiniz, Misafir.
Son Ziyaretiniz:
Toplam Mesajınız: 0


 

AnasayfaLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

Underground Tarihçe...

Önceki başlık Sonraki başlık Aşağa gitmek 
Yazar Mesaj
Crewen

HaftannElemanı Crewen




Erkek
Yaş : 32 Kayıt tarihi : 24/09/08 Mesaj Sayısı : 457 Nerden : Olduğum Önemli mi ? İş/Hobiler : Emine Lakap : Crewen
Underground Tarihçe... Vide
MesajKonu: Underground Tarihçe...   Underground Tarihçe... EmptyC.tesi Eyl. 27 2008, 10:56

UNDERGROUND'IN TARİHİ


UNDERGROUND'U TANIMLAMA DENEMESİ (sözcük'ten yazın'a)

BATI'DA Kronos'un üç oğlu dünyayı paylaştıkları zaman, kardeşlerin en acımasızı olan Hades, karısı Persephone ile yeraltında hükümranlık kurunca, yeraltının yüzlerce yıl sürecek yazgısı da belirlenmiş oldu. Mitosların egemenliğindeki dünyada yeraltının anlamı yüzlerce yıl önce şekillendi.

Orası, sert ve zalim bir Tanrı'nın yönetimi altında bulunan, gölgeler halindeki ölülere terk edilmiş, her gireni kabullenen, ancak insanı bir kez içeriye aldı mı, bir daha dışarıya bırakmayan, acımasızlığın hüküm sürdüğü bir sırlar alemiydi.

Daha sonraları yeraltı bir kaçış yoluna dönüştü. Yaşadıkları ya da maceraya atıldıkları şehirlerin kanalizasyonları, yeryüzündeki tehlikelerden kaçarken roman kahramanlarına yardımcı olmamaya başladı. Yeraltının bir kaçış yoluna dönüşmesi motifi özellikle yazında ve daha sonra da sinemada pek çok kahramanın işine yaradı. Kahramanlar şehirlerin kanalizasyonlarında peşlerine düşenlerden kaçıyorlardı. Kaçarken de, genelde üstleri, başları pisleniyordu. Pisliğe bulaşmış insan ya da pisliklerden kaçan insan, bunu gerçekleştirebilmek için pislenmeyi göze alıyor; bu da, sanatın romantik düzdeğişmecelerinden birini okura/seyirciye sunuyordu.

Yeraltı, Graham Greene'in romanından Carol Reed'in sinemaya uyarladığı, 1949 yapımı The Third Man (Üçüncü Adam) örneğinde olduğu gibi, bazen, yeryüzündeki olayların çözümlendiği, kötülerin cezasını bulduğu, adaletin gerçekleştiği bir uzam; bazen de, Andrzej Wajda'nın 1956'da çektiği Kanal adlı filminde olduğu gibi kurtuluş umuduyla girilen ve gitgide tuzağa dönüşen bir uzam olarak değerlendirilmiştir. Ancak, daha sonra çeşitli korku ve macera filmlerinde yeraltı, tehlikelerle, korkunç, kötücül, gizil güçlerle, yırtıcı hayvanlarla veya fantastik yaratıklarla dolu bir uzama dönüştürülmüştür.

Amerikan İç Savaşı ise yeraltı sözcüğüne farklı bir boyut getirmiştir. İç Savaş sırasında, zenci kölelerin kuzey eyaletlerine kaçırılması işine 'Underground Railroad' (Yeraltı Demiryolu) adı verilmiştir. Oysa gerçek anlamda ne bir demiryolu söz konusudur, ne de yeraltı. Dolayısıyla, yeraltı sözcüğüne kendi olarak şu ortak özellikleri saptamamız mümkündür:

1) 'Egemen olan'a 'baskı'ya başkaldırır.
2) 'Yasal olarak kabul görmüş olan'ın ötesine geçer.
3) 'İrkiltici olan'ı benimser, içerir.
4) 'Deneysel olan'ı ön plana çıkarır.
5) 'Doğaçlama', 'eşzamanlılık', 'kesme', 'kolaj' tekniklerinden sık sık yararlanır.
6) 'Çeşitliliği' benimser.
7) 'Yabancılaşma'yı temel alır.
Toplumda egemen olan kültür yapısına başkaldırır.
9) 'Pikaresk öğeler' içerir.
10) Altkültürlere ağırlık verir.

Underground yapıtlar, yazındaki yerleşik kurallara karşı çıkarak başkaldırılarını gerçekleştirmişlerdir. Bu karşı çıkışları üç noktada özetlemek mümkündür:

1) İçerik olarak karşı çıkış:

Uyuşturucu kullanımını, farklı cinsel tercihleri, hayatın çoğunluk tarafından görmezden gelinen 'öteki' yüzünü, dışlanmış insanların hayatlarını, yoksulluğun 'öteki' yüzünü, göreceliliğin derin anlamını, totaliter veya kapitalist düzende iyiden iyiye hiçleştirilenleri konu edinirler. Bunlardan biri veya birkaçı ya da hepsi birden bir yapıtın içinde işlenir, değerlendirilir. Genelde, eleştirel bir bakış açısı söz konusudur.

2) Biçim açısından karşı çıkış:

Klasik ve yerleşik anlatım biçimlerine karşı underground yazarlar, biçim açısından karşı çıkışlarını farklı tekniklerle gerçekleştirirler. Doğaçlama parçaları akan metnin arasına yerleştirerek anlatıyı kesintiye uğratırlar. Birbirinden farklı ya da birbiriyle pek ilgisi olmayan motifleri peşpeşe dizip anlatının akışını bozarlar. Farklı zaman dilimlerini, gerçeklik algılarını ve halüsinasyonlara gerçekleri içiçe geçirerek, karıştırarak anlatıda değişik bir boyut yakalamaya çabalarlar. Nesneleri deformasyona uğratıp, okurun bildiği nesneyle kendinin yarattığı ya da kurduğu nesne arasındaki farklılıkları belirgin kılarak okuru yabancılaştırırlar. Kimi underground yazarlar da farklı anlatı tekniklerini birarada kullanıp, yapıtlarını kendilerinin üzerine inşa ederler. Bu tür yöntemlerle alışıldık biçimsel kalıpları kırmaya çalışan yazarlar genelde cesur deneysel arayışlara girişmişlerdir.

3) Dil açısından karşı çıkış:

Daha önceki dönemlerde yazın alanında rahatlıkla kullanılmayan birtakım sözcüklerin ve sokak dilinin yazında önem kazanması, underground yazarlar sayesinde gerçekleşmiştir. Ancak bu dil özellikleri daha sonraki birtakım yazarlar tarafından doğrudan pornografik sahneler yaratmak için kullanılmış ve asıl amacından saptırılmıştır. Sözcükler 'irkiltici olma' işlevini yitirmiş, 'tahrik etme' amacıyla kullanıldıklarını belli eden bir yapıda 'yoksullaştırılmış'lardır. Sokak dilinin kullanılması ve çeşitli azınlıkların bildik sözcükleri farklı anlamda kullanmaları özelliklerinden yararlanılması da underground yazına değişik bir çeşni getirmiştir. Underground yapıtların geneline baktığımızda, sık sık düşülen tuzakları da gözardı etmememiz gerekir. Underground kavramı, ilk anda pornografiyi, kitsch'i çağrıştırdığı için, genelde pornografik ürünleri ve kitsch ürünleri underground olarak değerlendirmek hatasına sık sık düşülmektedir. Underground, 'pornografik olan'ı içerebilir ya da 'kitsch estetiği'nden veya 'katışıklılık estetiği'nden yararlanabilir. Ancak, bu da, her underground yapıtın pornografik veya kitsch olmasını gerektirmez.

Burada, çok önemli olan ve sık sık karıştırılan bir başka durum da kitsch ve kötü kategorileri arasında ortaya çıkmaktadır. Günümüzde, kötü ürünleri de kitsch diye niteleme eğilimi söz konusudur. Oysa kitsch, çok sık kullanılmış ve alışılmış, basit, sıradan motifleri içeren, mesajını en basit şekilde alıcısına ileten, düşük düzeyde ve kaba bir estetik anlayışa sahip olan ürünlere verilen addır. Kötü ise hoş olmayan ve her türlü estetik tutumu reddeden, iler tutar tarafı olmayan, bayağı ürünlere verilen addır. Kötü bir ürünle karşılaşıp da, bunu kitsch diye nitelendirmek, kitsch'e yapılan bir haksızlık olarak karşımıza çıkmaktadır. Dolayısıyla, kavramların fazlasıyla içiçe geçtiği, karıştığı günümüzde bazı kategorileri birbirlerinden ayırırken ve bir yapıtı değerlendirmeye çalışırken dikkatli olmamızın gerekliliği ortaya çıkmaktadır.

TÜRKİYE'DE

Anadolu'da, yeraltı sözcüğü hep karanlıkla, bilinmeyenle, korkuyla ve ölümle özdeşleştirilerek kullanılmıştır. Hititler'de yer altı, suçluların gittiği yerdir. Sürgülü yedi kapısı bulunan, acımasız bir devin beklediği karanlıklar ülkesidir. Hititler kimi zaman ölüleri yakmışlar ve yeraltı bekçilerine bu ölülerin küllerini sunmuşlardır.

Yeraltı, Anadolu'da olumsuz çağrışımlarıyla kullanılmıştır. "Yere batasıca!", "Yerin yedi kat dibine geçesice!" gibi ilençlerin yanı sıra, insan utandığında "Yerin dibine geçmektedir" adeta. İnsan, uzaktaki bir kişiyi özlediğinde ise, "Yeraltında olmasın da, dağ ardında olsun!" da bulur teselliyi. Bazı masallardaki kimi kötülükler de yeraltından kaynaklanır. Yerin yedi kat dibindekiler masal kişisinin işini zorlaştırırlar, hedefine ulaşmasına engel olmaya çalışırlar; ya da ceza olarak masal kişisini diri diri yerin altına gömüverirler.

Genelde kötücül anlamı ön plana çıkarılarak kullanılan yeraltı sözcüğünün kapsamı zaman içinde ülkemizde de farklılaşmıştır. Sözcük, yasadışı faaliyetlerde bulunan örgütleri, özellikle de çıkar hesaplaşmalarıyla tanınan mafyayı tanımlamak için kullanılmaya başlanmıştır. Yeraltı, kumar, fuhuş, uyuşturucu ve silah ticareti, adam kaçırma, yaralama ve öldürme, haraç alma gibi anlamları da içinde barındıran ürpertici bir sözcüğe dönüştürülmüştür. Yeraltı, aynı zamanda, hapishanelerden kaçan suçlular için de bir geçiş uzamı olmuştur. Dolayısıyla, şah iken şahbaz olan yeraltı sözcüğü, bir dönem ülkemizde sanat kavramından tamamen uzak tutulmuştur.

Günümüzde Türkiye'de genel dağıtım ağının dışında kalan, genelde bazı kitapçılarda bulunabilen, bazıları baskıyla, bazıları da fotokopiyle çoğaltılmış müzik ve yazın dergileri; bazıları da gönüllüler aracılığıyla yollarda satılan gazete ve dergiler underground kapsamında değerlendirilmektedir. Yine günümüzde öncü tarzda döşenmiş, altkültür ürünü müzikler çalışan uzamlar da underground adı altında sunulmaktadır. Genelde bu uzamlarda geçen hayatlara da underground denilmektedir. Görüleceği üzere, yazın ve müzik dışındaki bu yakıştırmalarda underground politik niteliğinden iyiden iyiye kopartılarak değerlendirilmeye başlanmıştır.

Yazın alanında nispeten politik niteliğini koruyan underground yapıtlarda ise dil açısından, sokağın dilinin yanısıra kabadayı jargonundan ve bıçkın ağzından sık sık yararlanıldığı görülmektedir. Underground olarak değerlendirilmesi mümkün olabilecek bazı yapıtların da, çeşni getirmek işlevinin dışında, neredeyse tamamen kabadayı jargonuyla yazılmış olması nedeniyle underground kategorisinden uzaklaştığı, ancak, yine de ısrarla underground olarak nitelendirilmeye çalışıldığı görülmektedir.

SONUÇ

Sonuç olarak, günümüzde undergroundun en net biçimde, toplumda egemen olan kültür yapısına başkaldırması özelliğini koruduğu görülmektedir. Ancak, daha birçok özelliği bulunan undergroundun yalnızca bir özelliği ile eş tutularak anılması, bu kavramın sığlaştırılması ve rastgele her şeye underground denilmesi sonucunu da beraberinde getirmektedir. Batı toplumlarında yerleşik olan ve düzen tarafından kendini besleyen bir kısırdöngüye dönüştürülmesi gerçekleştirilmiş, bu nedenle de toplumsal yapı açısından 'zararsızlaştırılmış' ve 'evcilleştirilmiş' bir underground kavramından söz etmek mümkündür.

Türkiye'de ise, 1960'ların Amerika'sından ödünç alınmış, pek çok kavram gibi uçuşan, karmakarışık, başka kavramlarla karıştırılan ve birçok şey için rastgele kullanılan, 'başkalarından farklı olarak' anlamınca dilimize pelesenk olmuş underground sözcüğünden bahsetmek mümkündür. Belki de, bu durumda yapılabilecek en iyi şey, 'zararsızlaştırılamayacak' ve 'evcilleştirilemeyecek' bir underground anlayışını yakalamaya çabalamaktır
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
DeJaWuEp

Web Master DeJaWuEp




Erkek
Yaş : 33 Kayıt tarihi : 23/09/08 Mesaj Sayısı : 417 Nerden : Deutschland / Bonn İş/Hobiler : Rap - Poker - Okey =) Lakap : DeJAWuEp - Duygusuz Serseri
Underground Tarihçe... Vide
MesajKonu: Geri: Underground Tarihçe...   Underground Tarihçe... EmptyC.tesi Ekim 04 2008, 01:26

Paylaşım için teşekkürler Crewen ...
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
https://dejawuep.yetkin-forum.com

Underground Tarihçe...

Önceki başlık Sonraki başlık Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var: Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
 :: Müzik :: Rap - HipHop -
Powered by Phpbb2 ® Version 3.7.0 Copyright © 2008, Yetkin Forum Ltd.
OLd SchooL | www.oldschooll.tr.cx
Designed By DeJaWuEp®
Yetkinforum.com | Kültür ve sosyete | Misc | ©phpBB | Bedava yardımlaşma forumu | Suistimalı göstermek | Son tartışmalar